Hüseyin EKİCİ
09.11.2023
İslamiyet’in doğuşundan beri Araplar kendinden olmayan her milleti Azad edilmiş köle gibi görmüşler onlara özellikle Türklere “Mevali” demişlerdir.
O nedenle Araplar, İslam dininin yalnız Araplar için geldiğine inanmışlar,
Kur’an’ı kendilerince buna göre yorumlamışlardır.
Her milletten peygamber gönderdik anlayışı hâkim olmuştur,
Türklerin Halife olmaları, Arapları yönetmeye kalkışmaları bu nedenle kabul edilemez düşüncesindedirler. Türklerin iktidarı onlara göre kesinlikle meşru değildir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti Laik, sosyal bir hukuk devletidir. Araplar ile ne kadar kardeş olunabileceği dini anlayış farklılıkları göz önüne alınınca bunun mümkün olmadığı/olamayacağı anlaşılmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti yöneticilerinin Araplara çıkarları için ne kadar yanaşırlarsa yanaşsınlar onların sevgisini ve dostluğunu kazanmaları mümkün değildir.
1.nci Dünya savaşında İngilizlerle bir olup Türk Askerlerine sayısız tuzaklar kurarak katletmeleri bunun en güzel örneğidir.
İşte aşağıda açıklamasını okuyacağınız Suudi Müftüsünün fetvası bunun çok açık bir itiraf örneğidir.
“2020 YILI MART AYINDA SUUDİ MÜFTÜSÜ: “TÜRKLER MEVALİDİR, İSLAMI TEMSİL EDEMEZLER” FETVASI VERDİ… TÜRKLERİ KÖLE OLARAK GÖREN, TÜRK KATLİAMLARI YAPAN, 1. DÜNYA SAVAŞINDA TÜRKLERE İHANET EDEN ARAPLARLA “BİR MİLLET DEĞİLİZ.”
İslamiyet’ten önce Araplar ”Azad edilmiş kölelere” Mevali diyordu. İslamiyet’ten sonra, Mevali kavramı, Arap olmayan Müslüman Milletler için kullanıldı. Kullanılıyor.
- Arap geleneğine göre; Mevali’nin malı, parası, karısı, kızı Araba helal sayılıyor.
- Mevaliden doğan çocuk veliaht olamıyor.
- Arap tarihinde, Mevali denildiği zaman akla Türkler geliyor.
- Türkler, İslamiyet dünyaya indiği 612 yılından, üç asır sonra, 934 yılında Müslüman olmuşlardı.
Onlara göre Kuran ”Mekke ve etrafında yaşayan insanları uyarmak için, Arapça inmiş” bir kitaptı ve bu ayet ile sabitti. O dönemde, Mekke etrafında Araplar yaşadığına göre mekanın sahibi onlardı. ”Her millete bir peygamber gönderdik” şeklindeki Kuran hükmünü, Araplar, ”Hz. Muhammed Araplar için gelmiş Peygamberdir” diye anladılar. Arap olmayanların Müslümanlığını kabul etmediler. Sonradan Müslüman olan başka milletleri MEVALİ diye tanımladılar.
Emevi döneminde başlayan, İslam’daki ayrıcalığa ilk karşı çıkan Hanefi Mezhebinin kurucusu Ebu Hanife (699-767) olmuştur. Büyük İmam diye tanımlanan Ebu Hanife, mevali geleneğine karşı çıkması yüzünden, Arapların hışmına uğramıştır. Sonradan Müslüman olan Türklerin Hanefi Mezhebini seçmeleri tesadüf değildir.
Mevali kavramı, sadece Emevilere mahsus değildi. Abbasiler de aynı geleneği devam ettirdiler. Bağdat’taki Abbasi Halifesi, kendini kurtaran Selçuklu Sultanı Tuğrul Beye kızını vermedi. Gerekçe, Tuğrul Bey’in Türk olması ve Mevali sayılmasıydı.
Tarihin hiç bir döneminde, Araplar, Türklerin İslami liderliğini ve egemenliğini tanımadılar. İlk fırsatta Türklere karşı isyan ettiler… Hilafeti temsil eden Osmanlıya karşı, İngilizlerle beraber savaşan Arap isyancılar Yüzbinlerce Mehmetçiğimizin vahşice kanını akıttılar… Bu anlayışın gerisinde MEVALİ geleneği yatıyordu…
Nitekim; Osmanlıya isyan eden Arapların başındaki isyancı Şerif Hüseyin İstanbul doğumluydu. Ve Haşimi soyundan geldiği için Mekke Şerifi tayin edilmişti. Hain Şerif Hüseyin’e göre, Türkler Mevali idi. Mevaliden Halife olamazdı… Mevali’nin iktidarına karşı gelmek, İslam’a karşı durmak anlamına gelmezdi… Bu anlayış, Arapların Türklere karşı isyan etmelerine yeterli gelmiştir…
2020 yılı Mart ayında Suudi Müftüsü: ”Türkler mevalidir, İslam’ı temsil edemezler” diye fetva verdi…
Türklere karşı Suudilerin, Yunan tarafını tutması ve PKK’ya para yardımı yapmasının gerisinde Mevali anlayışı yatıyor…
Tarihin hiç bir döneminde Araplar(yöneticiler), Türkleri kendileri ile eşit Müslüman saymadılar…
Zira, Arap kültürüne göre, Mevali’nin iktidarı meşru sayılmıyor. Türkler ise ısrarla tüm bunlara rağmen Araplara layık olmadıkları sevgiyi göstermişler, siyasi ümmetçilik yaparak, Arapları bile kendilerine güldürmüşlerdir… Bu tarihi gerçeği her Türk insanı bilmeli, ona göre hareket etmelidir…”