SİVAS KATLİAMI 30.YILINDA, ACILARIMIZ VE KANAMA DEVAM EDİYOR

Erdem GÜNALP                             

01.Temmuz.2023

2 Temmuz 1993 Cuma günü Sivas’ta öğlen saatlerinde Paşa ve meydan camilerinden çıkan güruh sürüleri, önceden planlanmış programlanmış organize edilmiş bir şekilde etkinliklerin yapıldığı Pir Sultan Abdal kültür merkezine ulaşarak, bir gün önce kültür merkezi önüne dikilen, Pir Sultan Abdal anıtını tahrip ederken, Kültür merkezi içindeki canlarımıza taş ve sopalarla saldıran caniler, Kültür merkezi önünde hızını alamayan, on binlerce güruh sürüsü yürüyerek Hükümet meydanına geldiler, hükümet konağını taşlamaya ve slogan atmaya başladılar.

Cumhuriyet Sivas’ta kuruldu, Sivas’ta yıkılacak sloganları ile yırtınıp durdular.

Bu güruh sürüsü oradan aydın, yazar ve sanatçıların konakladığı Madımak Oteli’nin etrafında toplandıklarında sayılar yirmi binin üzerine ulaşmıştı.

Madımak Oteli’nin önündeki araçları ateşe vererek, (kaldırım taşları önceden yığılmış) bir kısım kaldırım taşlarını da yerlerinden sökerek, oteli taşlamaya başladılar, camları kırılan otele tırmanan caniler oteli ateşe verdiler.

Aydınlarımızın, yazarlarımızın ve semah dönen yavrularımızın acılarını, feryatlarını kimler unutabilir ki!

Bu vahşet katliama seyirci kalan, bu acı tabloyu sekiz saat konforlu koltuklarında izleyici olarak müdahale etmeyen Cumhurbaşkanı, Başbakan ne işle meşguldüler sormak gerekir?  Herhalde duymadılar, görmediler. Bu katliamın sorumlusu bizzat kendileridir.

Başbakanlık koltuğunda oturan Tansu Çiller uykudan uyanır uyanmaz söylediği şu ibret sözler hala kulaklarımızı tırmalıyor, BENİM DIŞARDAKİ VATANDAŞLARIMA BİR ŞEY OLMAMIŞTIR diyerek aşağılık bir açıklama yaparak katliamı meşrulaştırdı. Sormak gerekir dışardaki senin vatandaşında, içerde yananlar senin düşmanın mı? Bu nasıl bir aymazlık, bu nasıl bir akıl tutulması, bu nasıl bir vicdan yitirmedir? Anlamak mümkün değil.

Katillerini koruyan kollayan bir devlet taraflı bir devlettir. Yıllarca aranan katil Cafer Çakmak Sivas’ta polis karakoluna yüz metre mesafede yıllarca yaşadı, ama devletin polisi bu katili bulamadı. Öldükten sonra adam bulundu, kim kimi kandırıyor. Hala iki katil yurtdışında yaşam sürdürüyor, dava zaman aşımına uğradığında HAYIRLI OLSUN diyenleri bizler unutmadık, unutmayacağız!

Bizler bu katil sürülerini Maraş’ta, Çorum’da, Malatya’da, Erzincan’da Gazi’de, Ümraniye’de doğamızı koruyan Gezi direnişini katliamlarından tanıyoruz. Herkes şunu çok iyi bilmelidir ki! Canlarımıza, yoldaşlarımıza, halkımıza yapılan katliamları unutturamazsınız, unutmadık unutmayacağız!

Şunu bir kere daha haykırıyoruz.

Ekilir ekin geliriz.

Bir gider bin geliriz.

Ezilir un geliriz.

Bizleri öldürmekle bitiremezsiniz.

Erdem Günalp

SİVAS VAHŞETİNE KARŞI KURUMLARIMIZA ÖZELESTİRİMDİR:

Alevi kurularımız özellikle 1993 Sivas katliamı acılarının üzerine kurulan kurumlarımızdır.

Ama üzülerek ifade etmeliyim ki, acılardan kurtulmanın ana halkası örgütsel yapımızı bütünlüklü bir şekilde kadro hareketine dönüştürmekti. Ama bu görevi yapmamak için her yolu denediğimizi ifade etmek isterim.

Genel kurullarda birilerinin adamını seçerek egolarımıza yenik düştük. Alevilerin önünde duran kimliksel çalışmalarımızı örgütsel bütünlüğümüzü tek ses tek yüreğe dönüştürüp kadrolaştıramadık.

Kurumlarımızda emeği geçen yönetici canlarımızın büyük hataları olduğunu düşünüyorum. Ben de bunun içindeyim.

Artık bu kısır döngülerden kurtulmanın zamanı geldi ve geçiyor.

Alevi İnancının insan ve doğa merkezli felsefesinin yasal statüye kavuşması için çabalarımızı yoğunlaştıralım. Zira buna mecburuz. Yoksa senede bir kere anma etkinlikleri ile önümüzdeki kalıcı sorunlarımızı çözemeyiz.

Öncelikle kurumsal yapımızı tabandan tavana doğru, söz ve karar sahibi ilkesinden hareketle bütünleştirmek zorundayız. Kurumsal taleplerimizin ortak dilini kullanmalıyız. Ortak aklın bizleri başarıya ulaştıracağını düşünüyorum. Saygılarımla.                                                              Erdem Günalp

Bir yanıt yazın

Başa Dön