Türkiye’de en tembel kesim Atatürkçüler!

Raif KANDEMİR

Kendi çapımda  uzun yıllar siyasetin içinde  oldum. Edindiğim deneyimler arasında;  gel, gelmezler, ver, vermezler, çalış çalışmazlar, lafa  gelince her şeyi bildiğini, kendilerinin aydın, modern,  cumhuriyet insanı olduklarını iddia  eden… diye eleştirdiğim ve benim de içinde bulunduğum görüş sahipleri için son derecede isabetli tanılar  koyan;  Uzun süredir okuduğum en doğru eleştirileri içeren  alıntı bir   yazıyı  paylaşmak istedim…  

**

Atatürk, Anadolu’da bir şehri ziyaret eder. İlgili kesimler Atatürk’ü karşılamak için hazırlanmış, güzel ve temiz giyinmiş, bando vs.  her şey tastamamdır. 

Atatürk, çeşitli yerleri dolaşır ve gördüklerinden hoşnut kalmaz. Gelişme istediği gibi değildir ve sorular sorar. 

Aldığı yanıtlar hep ”zaman yoktu, para yoktu, izin vermediler, şöyle sorun çıktı, böyle oldu, devlet destek vermedi, olanak bulamadık ….vs.” derler. Atatürk öfkeli ve sert bir ses tonuyla, Şeyh olanak buluyor da, siz niye bulamıyorsunuz !” der ve odasına çekilir.  Atatürk’ün canı çok sıkkındır. 

Kimse Atatürk’ün, “Şeyh olanak buluyor da, siz niye bulamıyorsunuz” sözlerine bir anlam veremez.  Oysa onlar modern giyinmiş, Atatürk’ü modern karşılamış, kendilerine göre en iyi şekilde ağırlamışlardır ve memnuniyet dolu sözler beklemektedirler. 

Şeyh işinin aslı şudur!  Elazığ’dan adamın biri sadece kendi ve bir eşek ile Ankara’ya doğru yola çıkar. Cebinde beş kuruşu yoktur. Geçtiği yerlerde ben dervişim, Tekke kuracağım, İslam’ı ve ilim irfan öğreteceğim, tekke açacağım der. Halktan para, buğday, yumurta ne bulursa toplar. Hiç para harcamadan yer, içer, yatar ve Ankara’ya kadar gelir. Hatırı sayılır bir birikim yapmıştır.  

Bu olay Atatürk’ün kulağına gider. 

İşte Atatürk bu “dervişim” diyen adam kadar olamayan “tembel Cumhuriyet gençliğine” kızmıştır! 

Gelelim günümüze, günümüzde de durum çok farklımıdır ? Örneğin Fetöcüler dershaneler ve okullar açar, köy köy, ev ev gezip Anadolu’daki zeki çocukları belirleyip devşirirlerken Atatürkçü geçinenler ne yapmıştır? 

Günümüzde bile tarikatlar fakir çocukları bedava yurtlarda yatırıp, okullarda okutup devşirirken bizim Atatürk’çü geçinenler ne yapmaktadır? 

Fetöcüler gazeteler basar, televizyon yayını yaparken. Milletin beynini yıkarken bizim Atatürk’çü geçinenler ne yaptı? 

Bugün bile tarikatların kaç tane televizyonu, gazetesi, basın yayın organları var.  

Atatürkçü geçinenlerin neyi var? 

Atatürk’çü geçinenler arabesk takılmaktalar! Kendilerine acımakla meşguller bu konuda .Paramız yok, bize engel oluyorlar, destek olmuyorlar vır vır vır bal yapmaz arı gibi! 

Sorsan çok kitap okuyordur, moderndir, aydındır, çağdaş̧ Türkiye’yi ve Cumhuriyet’i destekler filan. 

Peki, ne yaptın Cumhuriyet için? Hiç…!  

Kitap okudu, tebrikler, çok faydan dokundu.  Hiç bir araya gelip bir okul kuralım, köylere gidip zeki ama fakir çocukları bulup okutalım, eğitelim Cumhuriyet’e kazandıralım dediniz mi? Hayır..! 

Siz gölgede kahvenizi yudumlayıp kitabınızı okurken tarikatlar o çocukları Cumhuriyet’ten çaldı! O çocukların geleceğini çaldı! Daha da çalmaya devam ediyorlar. 

Hiç dış destekti, emperyalizmdi, Siyonizm’di demeyin. Bu ülke sizin, Atatürk Cumhuriyet’i kurup size emanet etti. 

Elin gâvuru bilmem kimi gelip de senin ülkende yobazları, gericileri, hainleri destekleyip, okul ve televizyon açtırırken sen ne yaptın? Bu ülkenin sahibi sen değil miydin? Niye engel olmadın? Niye daha iyisini sen yapmadın?  

Geçin bunları. Çoğunuz antiemperyalistim der, onların pahalı sigaralarını içer. 

Atatürk bugün çıkıp gelse ve şu manzaraya baksa, suratınıza tükürse yeridir. 

Sorsa neden böyle oldu diye ne cevap verirdiniz? Doğrusu kendi adıma makul hiçbir mazeret bulamıyorum ben. Atatürk, yüzümüze tükürdükten sonra iki tane de tokat patlatsa yetmez. Ne yapsa yetmez. Her cezayı hak ediyoruz ama Cumhuriyeti ve Atatürk’ü hak etmiyoruz! 

O halde bugünden itibaren harekete geçelim. Hak etmek için bir şeyler yapalım. Örneğin el birliği ile üniversite ve okullar kuralım. Maaşlarımızdan bir sigara parası ayırıp bu okullara bağışlayalım. 

Fakir ve zeki çocuklar Atatürkçü̈ olarak yetişsin. Emekli olup imkanı olanlar bu uğurda karşılık beklemeden çalışsın. Bu okullara ve kurulacak medya organlarına maddi kaynak yaratalım. 

Nasıl mı? Örneğin mağazalar açalım. Ürünlerin üreticiden tüketiciye direk pazarlandığı.  Kendi üreticimizden, köylümüzden mümkün olduğunca az gübre ve ilaçla yetişmiş, doğal, yerli tohumdan üretilme ürünleri alalım ve bu mağazalarda satalım. 

Hiç mi yok içinizde böyle bir mağaza için dükkanını yarı fiyatına kiraya verebilecek bir Atatürkçü? 

Hiç mi yok bu ürünleri sadece yakıt parasına taşıyacak bir Atatürk’çü?  

Hiç mi yok bu işler için zamanını, birazda olsa parasını harcayabilecek bir Atatürkçü̈ ? 

Uşak’ta gübresiz ve ilaçsız yetişen fasulye, nohut ve mercimek boş giden otobüslerle İzmir’deki İmece mağazasına uygun ücretle götürülemez mi? 

Bir Atatürkçü olarak bu mağazadan alışveriş yapıp kendi üreticinize destek olmaz mısınız? 

Kendi sağlığınız için çocuklarınızın geleceği için GDO’suz yerli tohumdan üretilmiş bakliyatı almaz mısınız? 

Üstelik aldığınız ürünün kim tarafından nasıl üretildiğini de göreceksiniz. 

Üreticinin bilgileri, ürün paketi üzerinde olsa, sosyal medya hesabına girseniz ve nasıl birinden alışveriş yaptığınızı bilseniz, paranız nereye gidiyor bilseniz iyi olmaz mıydı? 

Bu düzeni tarikatlar yıllarca yaptı ve daha da yapıyorlar. Örneğin kendilerinden olan bir çiftçinin ürettiği fasulyeyi biri giderken İstanbul’a götürür. Belirli aralıklarla yaptıkları toplantılarda bu tür ürünler parası karşılığı paylaşılır.   Bu ürünlerden de bir kısmını ihtiyaç sahiplerine verirler ve taraftar toplarlar. 

Siz gölgede oturup, kahvenizi yudumlayıp, bir taraftan kitap okurken onlar çalışıyordur! Gece gündüz çalışırlar, ölünceye kadar çalışırlar.  Siz onlardan daha çok çalışmadan asla, başaramayacaksınız!  Sakın bana kırılmayın gerçekler acıdır. 

Hadi çalışmaya başlayalım.! 

Kocaeli 13.10.2020

Bir yanıt yazın

Başa Dön