TEKE YÖRESİ TUZLU KAHVE HİKAYESİ

Fikret KAYASUYU

Teke Yöresi Tuzlu Kahve Hikayesi
Geç adam Bayram eğlencesinde genç bir kız gördü. Kız güzel olduğundan genç kızın etrafı genç erkeklerle çevriliydi.

Genç adam günün sonunda genç kızı kahve içmeye davet etti. Genç kız eğlence boyunca hiç dikkatini çekmeyen genç adamın davetine çok şaşırdı, ama ayıp olmasın diye daveti kabul etti.

Yakındaki bir kahvehaneye gidip oturdular. Genç oğlan heyecandan konuşamıyordu. Genç kız ise bu durumdan rahatsız olmaya başladı ve tam “Ben şimdi gideyim” diyerek ayağa kalkacağı sırada, kahveler de geldi.
“Bana birazda tuz getiriniz, kahveye koyacağım” dedi oğlan.
Genç adamın bu isteği oradaki herkesi çok şaşırttı. Genç adam da utancından kıp kırmızı oldu. Lakin gelen kahveye tuzu koyduktan sonra içmeye başladı.
“Acayip bir ağız tadınız var” dedi kız, merakla…
Genç adam sebebini anlattı. “Çocukluğumdan beri deniz kenarında yaşadığımdan, hep denizde ve deniz kenarında oynardım. Deniz suyunun tuzlu tadı damağımdan hiç eksilmedi, bu tadı pek sevdim. Kahveye de tuzu bunun için koyarım.
Ne vakit dilimde o tuzlu su tadını hissetsem çocukluğumu, deniz kenarındaki evimizi ve mutlu ailemi aklıma getiririm. Anam ve babam halâ o deniz kenarındaki evde yaşıyorlar.”

Genç adam bunları anlatırken gözleri yaşardı. Kız da duydukları karşısında çok etkilendi. “Bana içini açıp evini ailesini anlatan adam, evini ve ailesini seven biri olmalı”diye düşündü.
Bu sohbet güzel bir beraberliğinde başlangıcı oldu. Kız ile oğlan daha sonraki günlerde de görüşmeye devam ettiler.

Genç adam ve genç kız, bir süre sonra masallardaki Prensler ve Prensesler gibi evlendiler, hayatlarının sonuna kadar da mutlu yaşadılar.
Kız, kocasına kahve yaptığında her zaman içine bir kaşık tuz koyardı, çünkü hayat arkadaşının kahveyi böyle sevdiğini biliyordu.
Kırk yıl sonra adam öldü, kadın üzerinde “Ben ölünce bunu aç” yazan bir mektup buldu. Mektupta şöyle yazıyordu; “Sevgilim, bir tanem, beni affet bütün hayatım bir yalan üzerine kuruludur. Sana tek bir kez yalan söyledim. O da tuzlu kahveden ötürü. İlk görüştüğümüz günü hatırlıyor musun? O kadar heyecanlıydım ki ağzımdan şeker yerine tuz çıktı. Sen ve oradaki herkes bana bakınca söylediğimi değiştirmeye utandım ve o yalana devam ettim.
Bu yalanın bizim hayatımızın temeli olacağı hiç aklıma gelmedi.
Sana çok kere gerçeği anlatmak istedim amma her seferinde korkumdan vazgeçtim.
Artık ölüyorum ve korkmam için sebep kalmadı. İşte doğrusu bu, Ben hiç tuzlu kahve sevmem. Pek lezzetsiz bir şeydir, amma seni tanıdığım
 günden beri o lezzetsiz kahveyi içtim, hem de zerre kadar pişmanlık hissetmeden. Seninle beraber olmak hayatımın en büyük mutluluğu oldu, onu da tuzlu kahveye borçluyum.
Dünyaya bir kere daha gelsem, her şeyi yeniden yaşamak ve hayatımı seninle geçirmek için ikinci defa ömür boyu o tuzlu kahveyi içmeye razıyım”. 
Yaşlı kadın gözyaşları içinde mektubu kapattı.

Bir gün sohbet sırasında laf açılınca birisi yaşlı kadına
“ Tuzlu kahve nasıl bir şey” diye sordu,
Yaşlı kadının gözleri yaşardı ve “ Çok tatlı” dedi.

Bir yanıt yazın

Başa Dön