ŞİMDİ AĞLAMANIN BİR ANLAMI YOK

Av. Şahin MENGÜ

Milli Merkez Yönetim Kurulu Üyesi, CHP Manisa Eski MV,

9 Temmuz 2018 tarihinde yürürlüğe giren 2017 Anayasa değişiklikleri, bugün yasadığımız tüm olumsuzlukların nedenidir.

Bu değişiklikle hukuki ve fiili olarak TBMM’ni siyasal karar alma süreçlerinden dışlamıştır.

Bu Anayasa değişikliği ile “Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi” denen ucube bir hükûmet sistemi yaşama geçirilmiştir. Erkler ayrılığı sisteminin bir gereği olarak, yasama, yürütme ve yargı erkleri arasında bulunması gereken fren ve denge mekanizması yok edilerek, yürütmenin üstünlüğüne dayalı bir mutlak monarşiyi andıran bir sistem uygulamaya konmuştur.

Yürütme yetkisi Anayasanın 104. Maddesine göre tek başına Cumhurbaşkanına verilmiştir.

Bu Anayasa değişikliği ile Meclisin yürütmeyi denetleme yetkisi ortadan kaldırılmıştır. Gensoru, Meclis araştırması ve sözlü̈ soru kaldırılmıştır.

Meclis o kadar etkisizleştirilmiştir ki, tek başına yürütmeyi temsil eden Cumhurbaşkanı bütçesini Mecliste açıklamak, savunmak gereğini bile duymamaktadır.

Kendi içinde denge fren düzeni içeren; üstelik aldığı kararlar “tarafsız” Cumhurbaşkanının onayına sunulan bakanlar kurulu ortadan kaldırılırken ve bütün yetkileri Cumhurbaşkanı’na devredilirken kulaklarını, gözlerini kapatanlar, parmaklarını oynatmayanlar, son Cumhurbaşkanlığı kararına bence temeli gayet zayıf argümanlarla itiraz ediyor görünerek, günah çıkarıyorlar.

Geçmiş̧ olsun.

Durum, uzun uzadıya hukuki değerlendirmeler yapılmasını gerektirmeyecek kadar basit ve net!

Türkiye’de önceden “Bakanlar Kurulu Kararı” ile yapılan bütün idari işlemler, 9 Temmuz 2018 tarihinde yürürlüğe giren 2017 Anayasa değişiklikleri ile şimdi “Cumhurbaşkanı kararı” ile yapılıyor.

Münferit olaylara karşı çıkarak hedef şaşırtmadan, esas itiraz konusunun bu ucube sistem olması gerekiyor.

Anayasaya aykırı olduğu iddia edilen Mİ̇LLETLERARASI ANDLAŞMALARIN ONAYLANMASINA İLİŞKİN USUL VE ESASLAR HAKKINDA 9 SAYILI CUMHURBAŞKANLIĞI KARARNAMESİ’NİN 3. maddesinin (1) ve (3) numaralı fıkraları:

“MADDE 3-

(1) Milletlerarası Antlaşmaların onaylanması, bunların feshini ihbar etmemek suretiyle yürürlük süresini uzatma, Türkiye Cumhuriyetini bağlayan bir milletlerarası anlaşmanın belli hükümlerinin yürürlüğe konulması için gerekli bildirileri yapma, milletlerarası Antlaşmaların uygulama alanının değiştiğini tespit etme, bunların hükümlerinin uygulanmasını durdurma ve bunları sona erdirme, Cumhurbaşkanı kararı ile olur.

(3) Bir milletlerarası antlaşmanın veya Türkiye Cumhuriyetini bağlayan bir milletlerarası antlaşmanın belli hükümlerinim Türkiye Cumhuriyeti bakımından yürürlüğe girdiği, bir milletlerarası antlaşmanın uygulama alanının değiştiği, uygulanmasının durdurulduğu ve sona erdiği tarihler; Cumhurbaşkanı kararı ile tespit olunarak Resmî Gazete ’de yayımlanır. Bir milletlerarası antlaşma, yürürlük tarihinin tespitine dair Cumhurbaşkanı kararında belirtilen yürürlüğe giriş̧ tarihinde kanun hükmünü̈ kazanır.”

Yukarıda belirttiğimiz Cumhurbaşkanlığı’nın 9. Sayılı kararnamesi, 31 Mayıs 1963 tarih ve 244 sayılı yasada, “Bakanlar Kurulu” denirken şimdi Cumhurbaşkanlığı denmiş̧ olmasıdır, maddenin diğer kısmı 244 Sayılı yasadan kes/yapıştır yapılmıştır.

Asıl ağlanacak durum, bu mutlak monarşi benzeri ucube Cumhurbaşkanlığı sistemine zamanında sessiz kalınmasıdır.

Dünya da son elli yıl içinde yapılan faşizmden demokrasiye geçen Portekiz ve İspanyol anayasaları ile çok daha yakın tarihli Belçika Anayasalarında olağanüstü̈ hal durumlarında Anayasa değişikliği yapılması yasaklanmışken bizim muhalefet partilerimiz olağanüstü̈ hal döneminde Anayasa değişikliği yapılmasına sessiz kalmışlardır.

Onun için şimdi ağlamanın artık bir anlamı yok. Yapılması gereken süratle bu ucube sistemden kurtulmak için toplumsal muhalefeti örgütlemek ve harekete geçirmek olmalıdır.

Bir yanıt yazın

Başa Dön