Quo vadis Kemal Bey ?

Erdal ATABEK

erdalatak@gmail.com

10.10.2022

Kemal Bey nereye gidiyorsun?

Latince özdeyişle soruyorum, belki daha anlamlı olur.

Quo vadis Kemal Bey ?

Bir süredir gözlemlediğimiz bir gidişiniz var.

“Muhafazakâr” denen kesime karşı sanki yanlış yapılmış, sanki suç işlenmiş de özür dilemek gerekiyormuş gibi bir tavır içindesiniz.

Başında olduğunuz partiniz geçmişte hangi yanlışları yaptı ki siz bugün “Biz yapmıştık ama pişman olduk, özür dileriz” yaklaşımı içine giriyorsunuz?

Laiklik ilkesi mi yanlıştı? Ya da ilke değil de uygulamaları mı yanlış olmuştu?

Tarikat ve cemaatlerin yasaklanması mı bugünün yanlışı olmuştu?

Okullarda okunan ant mı geçmişin suçuydu?

Kuran’ın Türkçeye çevrilmesi geçmişin suçu mu sayılmalıydı?

Türkçe ezan başka bir suç muydu?

Kamu hizmetinde türbanlı, çarşaflı kadın giyimine izin verilmemesi mi yanlıştı?

Bu soruları yanıtlamalısınız.

Siz Atatürk’ün kurduğu devrimler yapmış bir ülkeyi temsil eden Cumhuriyet Halk Partisi’nin başındasınız.

Bugün geçmişin hangi yanlışlarını kabul ediyor, hangi suçlarından özür diliyorsunuz?

Bunları açıklayın ki ortaya attığınız “helalleşme” önerisi anlamlı olsun.

Üniversite eğitiminde başı örtülü öğrencilerin kabul edilmemesini yanlış buldunuz. O dönemin “ikna odalarını” baskı olarak kabul ettiniz.

28 Şubat’ın hangi koşullarda yapıldığını önemsemediniz. Başbakan olarak Necmettin Erbakan’ın tarikat şeyhlerini başbakanlıkta ağırlaması önemsiz miydi? O dönemin mağdurları arasında bugün hapiste olan “ulusalcı generalleri” unutmuş göründünüz. Kimlerdir 28 Şubat mağdurları.

Ayasofya’nın Atatürk tarafından müze yapılmasının evrensel anlamına sessiz kalıp yeniden ibadete açılmasını onayladınız.

Tarikatların, cemaatlerin bürokrasiye yerleşmesini sessizce izlediniz. 

Bugün yaşamın her alanını giyim kuşam, yeme içme, dinlenme eğlenme gibi yaşam tarzlarını artan yasaklarla denetim altına alan tarikat cemaat baskılarını görmezden geliyorsunuz.

Ekonomik hayatın önemli bir etkeni olan Merkez Bankası faizlerinde “nas”, yani dinsel dogma karar referansı oluyor.

Eğitimde laiklik ilkesi açıkça çiğneniyor, medreseler açılıyor, denetim dışı Diyanet İşleri Başkanlığı’nın özel medrese açışına partiniz katılma kararı alıyor.

Her alanda laikliğin yok edilmesine seyirci kalmıyor, destek veriyorsunuz.

CUMHURİYET HALK PARTİSİ DÖNÜŞÜYOR MU?

Nereye gidiyorsunuz Kemal Bey?

Atatürk’ün devrimci partisini sağ liberal bir partiye mi dönüştürüyorsunuz?

Amacınız muhafazakâr kesimle barışmak mı?

Onların böyle bir niyeti var mı ki siz onlara gidiyorsunuz?

O kesimden oy alma niyetinizle mi böyle hareket ediyorsunuz?

Kendi tabanınızın bu eksen kaymasına nasıl baktığını hiç dikkate alma gereğini duymuyor musunuz?

Ekmeleddin İhsanoğlu olayından pek de ders almadığınız anlaşılıyor.

Gene gözünüz sağda, gene gönlünüz biat kesiminde.

Biat kültürü içinde emre itaat edenlerden size güvenmelerini bekliyorsanız hayal kırıklığına uğramanız kaçınılmazdır.

Prof. Dr. Orhan Öztürk, psikiyatri biliminin bu zirve insanı bir kitap yazdı: Biat Toplumunun Ruhsal Kökenleri. Cumhuriyet Kitapları’ndan yeni çıktı. İlk işleriniz içinde bu kitabı okumanızı öneririm.

Biat- itaat kültürü içindeki insanlarla demokrasi olamaz.

Demokrasi, özgür akıl-özgür irade ile karar verebilen insanların hak ettiği rejimdir.

Sizin amacınız da biat- itaat kültürü içindeki insanlardan oy almak değil, bu insanları “ipotekli akıl”dan kurtarmak olmalıdır.

Temsil ettiğiniz değerler, Atatürk’ün kurduğu devletin de kurduğu partinin de değerleri “çağdaş uygarlığın değerleri”dir. Bunları “Günümüzün, toplumumuzun durumuna uymuyor” diye nitelerseniz dinci siyasetin tuzağına düşersiniz.

KORUNMASI GEREKEN LAİKLİKTİR

Bugün korunması gerekenler, kamu hizmetinde çalışan örtünen kadınlar değildir.

Onlar çok iyi korunuyor, her yerde orduda da Emniyet’te de yargıda da rahatça çalışıyorlar.

Korunması gerekenler “laik toplumun uygar insanlarıdır.”

Kadınların saçıyla, kadınların giyimiyle, kadınların şarkısıyla, gülüşüyle uğraşanlar İran örneğine bakacaklar.

Onlar bugün Atatürk özlemi çekiyorlar.

Bizim Atatürk’ümüz var. Dün vardı, bugün daha çok var.

Biz bu ülkenin Kuvayı Milliye’siyiz.

Bu ülkeyi dün kurtardık, bugün de biz kurtaracağız.

Tamam mı Kemal Bey?…

Bir yanıt yazın

Başa Dön