1932 yılında İstanbul‘da doğdu. Asıl adı İsmail Aydın’dır. Kökleri Erzincan‘ın Tercan ilçesinden gelmektedir. Her iki dedesinin de saz şairi olmasının etkisiyle küçük yaşta bağlama çalmayı ve Davut Sulari‘den aşıklık geleneğini öğrenmiştir.
Aşık Daimi, 1950 yılında İstanbul‘dan ayrılarak Tercan‘a yerleşmiştir. Özellikle bu yıllar, yörede duyulduğu ve sevildiği dönemdir. Aynı zamanda kendisinin de aşıklık geleneğini pekiştirmesini sağlamıştır. 1962’den sonra yeniden İstanbul’a dönen Daimi ölümüne dek orada yaşamıştır. İstanbuldayken Âşık Beyhani ile tanışmıştır. Geçmişi dolayısıyla Daimi Baba, Tercanlı Daimi gibi adlarla anıldı.
Önceleri usta malı türküler söyleyen Aşık Daimi daha sonra kendi deyişlerine ağırlık verdi. 1948 yılında “Bir seher vaktinde indim bağlara” dizesiyle başlayan ilk şiirini yazıp müziklendiren, yaşamı boyunca arşivlere yüzlerce türkü kazandıran Aşık Daimi, TRT tarafından açılan sınavı kazanarak kaşeli sanatçı olmuştur.
Özellikle yaşamının son 20 yılında birçok genç ozanı etkilemiştir. Uzun yıllar birçok sanatçı ve ozana bağlama dersleri vermiştir. Türkiye ve Avrupa‘nın çeşitli kentlerinde konserler vermiş, onlarca kaset ve plak doldurmuştur. Şiirlerinde sevgi, doğa ve her türden ayrımcılığı eleştiren, insan ögesini öne çıkaran konuları işlemiştir. Kızı Yadigar Aydın Orhan tarafından hazırlanan Daimi’nin tüm şiirleri ve deyişlerinin toplandığı kitap “Aşık Daimi, Hayatı ve Eserleri” (1999) adıyla yayınlanmıştır. Sezen Aksu, Ahmet Kaya, gibi sanatçılar Aşık Daimi’nin eserlerini albümlerinde seslendirmişlerdir. Sezen Aksu; “Ne Ağlarsın Benim Zülfü Siyahım”[2], Ahmet Kaya “Gitme turnam, gitme” adlı eserlerini başarıyla yorumlamıştır .[3]
Aşık Daimi 17.04.1983 tarihinde İstanbul’da ölmüş ve Karacaahmet Mezarlığı‘na defnedilmiştir.
Bir seher vaktinde indim bağlara
Öter seyda bülbül, dil yarelenir
Bakmaz mısın sinemdeki dağlara
Derdimi dökmeye dil yarelenir
Boş geçirmeyelim gel bu çağları
Dolaşalım sahraları dağları
Bir gün gazel döker ömrün bağları
Eser sam yelleri dal yarelenir
Daimi’yim yanar aşkın çırağı
Dostun muhabbeti cennet otağı
Ancak şu dünyada derdim ortağı
Sazım figan eder tel yarelenir
NE AĞLARSIN BENİM ZÜLFÜ SİYAHIM
Ne ağlarsın benim zülfü siyahım,
Bu da gelir bu da geçer ağlama.
Göklere erişti figânım ahım,
Bu da gelir bu da geçer ağlama.
Bir gülün çevresi dikendir hardır,
Bülbül har elinde ah ile zardır.
Ne olsa da kışın sonu bahardır,
Bu da gelir bu da geçer ağlama.
Daimi’yem her can ermez bu sırra,
Gerçek aşık olan erer o nûra.
Yusuf sabır ile vardı mısır’a,
Bu da gelir bu da geçer ağlama.
Kainatın Aynasıyım 2
Kainatta bir zerreyim
Ben kendimi bilmez miyim
Zerre içinde zerreyim
Ben kendimi bilmez miyim
Mamur benim harap benim
Ayaklarda turap benim
Kadehlerde şarap benim
Ben kendimi bilmez miyim
Denizlerde nuh olalı
Döneklere yuh olalı
Ruhlar ile ruh olalı
Ben kendimi bilmez miyim
Daimi’yim bende ben de
Bend’olmuşum ben de bende
Dağılmışım perakende
Ben kendimi bilmez miyim
Gönüllerde perakende
Ben kendimi bilmez miyim
Gel Sofu Bahsetme Bana Cenneti
Gel sofu bahsetme bana cenneti
Cennet senin olsun didar isterim
Nedeyim safayı türlü ziyneti
Ziynet senin olsun esrar isterim
Hicap perdesini aradan attım
Turap olup babı rızaya yattım
On İki İmamdan dükkanım tuttum
Hakikate layık pazar isterim
Bu bir sırdır her kişiye bilinmez
Mürşide varmazsan kalbin silinmez
Sofuyum demekle menzil alınmaz
Şehrine hükmeden dildar isterim
Yahşi nedir yaman nedir bilmeli
İkiliği kalp evinden silmeli
Var ile can ile yola gelmeli
Hakka canu dilden ikrar isterim
Daimi’yim ummanına daldığım
Gezip şu alemi seyyah olduğum
Gece gündüz Hakka minnet kıldığım
Halimden bilecek bir yar isterim
Bugün Bize Pir Geldi
Bugün bize pir geldi
Gülleri taze geldi
Önü sıra Kamberi
Ali Murtaza geldi
Ali benim şahımdır
Kıble Kıblegahımdır
Miraçtaki Muhammed
O benim padişahımdır
Padişahım Yaradan
Okur ağdan karadan
Ben pirden ayrılalı
Kaç yıl geçti aradan
Yüzyıl geçti aradan
Eyvallah şahım eyvallah
Ali sensin güzel şah
İllallah şahım illallah
Hak ilahe illallah
Eyvallah şahım eyvallah eyvallah
Hak ilahe illallah
Aklımızdadır illallah eyvallah şahım eyvallah
Ali birdir güzel şah eyvallah pirim eyvallah
Padişahım Yaradan
Okur ağdan karadan
Ben pirden ayrılalı
Yüzyıl geçti aradan
Aramı uzattılar
Yarama tuz attılar
Fazlı’dan bir kul geldi
Bedestanda sattılar
Satarlar bedestanda
Ses gelir gülistanda
Muhammed’in hatemi
Bergüzardır aslanda
Gel güzarım aslanım
Sevdasını çekerim
Ben pirden ayrılalı
Gözyaşımı dökerim
Gözyaşımı dökerim
Dökerim gözyaşımı
Gör Mevla’nın işini
Keşiş kurban eyledi
Yed’oğlunun başını
Keşiş kurban eyledi
Ne hoş bir an eyledi
Yeryüzünde melekler
Hepsi figan eyledi
Figan ederler melekler
Kabul olsun dilekler
Yezit bir dert eyledi
O dert beni del’eyler
Eyvallah şahım eyvallah
Eyvallah şahım eyvallah
Hak lailahe illallah
Eyvallah şahım eyvallah
Eyvallah pirim eyvallah
Yezit bir dert eyledi
İmamlar vird eyledi
Şahım bir şehir yaptı
Kapusun dört eyledi
Dört eyledü kapusun
Lal-ü cevher yapusun
Yezitler şehit etti
İmamların hepisin
Eyvallah şahım eyvallah
Eyvallah şahım eyvallah
Hak lailahe illallah
Eyvallah şahım eyvallah
Eyvallah pirim eyvallah
Hasan’a ağu ezdiler
Hüseyn’e nice kıydılar
Zeynel ile Bakır’ı
Bir zindana koydular
Zindan değil cezadır
Cafer Kazım Rıza’dır
Rıza’nın bin bir ismi
Yollarını gözedir
Taki Naki ağladı
Gözyaşını çağladı
Asker ile Mehdi’yi
On ikiye bağladı
O ikidir katarım türlü metah satarım
Yükümüz cevherdendir satarım müşteriye
Satarım müşteriye kervan kalka yürüye
Cebrailli eş etti cennetteki hürüye
Hürüye eş eyledi hatırını hoş eyledi
Kuluna kanat verdi havada kuş eyledi
Havada kuş eyledi
Kuş eyledi havada gezer düzde ovada
Melekler saf saf oldu el kaldırmış duada
Hatai’yim hal çağında
Hak gönül alçağında
Yüz bin Kabe yapmazsa
Bir gönül alçağında
Eyvallah şahım eyvallah
Eyvallah şahım eyvallah
Hak lailahe illallah
Eyvallah şahım eyvallah
Eyvallah pirim eyvallah