Ülkemizin gençleri diyor ki, İşsizlik ve Yoksulluk Kaderimiz Değil

Erdem GÜNALP

Ülkemizi yöneten saray iktidarı 19 yıldır anayasal hak ve özgürlükleri hiçe sayarak, yetmez ama evet diyen liberal yazarların, çizerlerin ve yüksek seçim kurulunun marifetleri ile mühürsüz oyların geçerli sayılması bizleri, Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemine geçildiğini yaşayarak gördük.

Ülkemizi yönetenler Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteme geçildiğinde ülkemiz ekonomik olarak büyüyeceğini, halkın ekonomik olarak güçleneceğini, İşsizliğin minimal noktalara çekileceğini basın yayın kuruluşlarında ifade ediyorlardı.

Üzülerek ifade etmeliyim ki; Şu an geldiğimiz nokta on milyona yaklaşan işsiz sayımızla neredeyse Dünya rekoru kıracağımız noktadayız. İşin acı yanı Üniversite mezunu gençlerimizin yüzde yirmi yedisi işsiz güçsüz, annelerinin babalarının verecekleri günlük harçlıkla yaşamlarını sürdürmeye çalışıyorlar. İşleri güçleri olmadığı için öğrenim dönemlerinde kredi ve yurtlar kurumundan, almış oldukları bursları çalışamadıkları için borçlarını ödemeleri imkansızlaşıyor, borçlarına yüklenen faizler gençlerimizi kara kara düşündürmektedir, gençlerimizin sesini ne duyan var, nede soran var.

Ülkemizi yönetenlerden bu sözleri çok duyduk, her üniversite bitirene Devlet iş bulacak diye bir kural yok, Peki o zaman sormak gerekir ? Madem üniversite mezunlarına iş bulmayacaktınız neden ? 81 ilimize Üniversite veya yüksel okul açtınız. LAF OLSUN TORBA DOLSUN HESABI.

Ülkemizi yöneten iktidarların asli görevi Üniversitelerin bir plan program çerçevesinde hangi alanlarda kalifiye elemanlara ihtiyaç varsa o alanlarda eleman ihtiyacını karşılamak için üniversite veya yüksek okul açması gerekir ki; Okulu bitiren gençlerimizde iş hayatına başlayabilsin umutları yeşerebilsin.

Avrupa ülkelerinde üniversitelere öğrenci kabul edilirken hangi alanlar için ihtiyaç varsa o meslek dallarına öğrenci alarak gelecekte okulunu bitiren öğrencisine iş garantisi sağlayarak gençlerini iş hayatına yönlendiriyorlar, herhangi bir meslek dalında yeterli elaman varsa, o meslek dalına o sene öğrenci almazlar. BU GENEL KURALDIR.

Saray iktidarı bir düşünmelidir, Üniversite gençliğimizin büyük çoğunluğu geleceklerini, kendi ülkelerinde değil de Avrupa ülkelerine gitmek için arayışlar içindeler, İktidar maliklerinin gençliğin bu sesini duyabiliyormu ? Ama; Gençlerimiz iletişim çağında şunu çok iyi biliyorlar , Anadolu’nun bir kasabasından çıkarak Amerika’larda ödülere laik olan canlarımız Prof. Aziz sançar hocalarımız, corana Bionthek mucitleri Prof. Şahin canlarımız, ülkemizi Dünya’ya tanıtan binlerce bilim insanımız Avrupa ülkelerinin siyasi liderleri tarafından ayakta alkışlanarak ödüllere layık görüldüğünü yaşayarak okuyorlar görüyorlar.

Çünkü! Üstatlarımız dediği gibi BİLİMDEN GİDİLMEYEN YOLUN SONU KARANLIKTIR.

Ülkemizi 19 yıldır yöneten iktidar üç Y ile yola çıktı, yolsulsuzluk, yoksulluk ve yasaklarla mücadele edeceğini halkını demokratik hak ve özgürlüklerini sonuna kadar barışçıl bir istem ve taleplerle özgürce kullanacağını ifade edeceğini söylerken, olağan üstü koşullarda yapılan seçimin ülkemiz halklarını nasıl özgürleştiğini hep beraber gördük.

Ülkemizi yöneten tek adam iktidarı ülkemizdeki kuvvetler ayrılığı olan yasama, yürütme ve yargını ortadan kalktığını, gece yarısı karanameler ile kadına yönelik şiddeti önlenmesi için altına imza konulan uluslar arası İstanbul sözleşmesi, bir gece ansızın ortadan kaldırıldığını hep beraber gördük. Kadın hakları aktivistleri ile bir konuşma ihtiyacı dahi duyulmadı.

Sorun olarak gösterdikleri LGBT vatandaşlarımızın yaşamlarında kişilik değişiklikmi oldu? Yoksa kendilerini yok mu sayacağız, hayır, onlar bizim vatandaşlarımız.

Ülkemiz bir taraftan korana ile boğuşurken, diğer taraftan labelep dolu salonlarda kongreler yaparak bu lanet virüs illetinden kurtulmaya çalışıyoruz. O zaman tersten bir soru sorayım Barolar Birliği kongresine müsaade edilmezken, partilerin kongreleri, cenaze merasimleri kabalık insan toplulukları ile kaldırılıyor, bilim kurulundan tek bir ses duyan var mı? Sağlık Bakanı Koca’ya soruldu, kongreler konusunu fazla gündemde tutmanın kimseye bir faydası yok derken, dışarda maskesiz bir insan görseniz hemen cezalar yağdırıyorsunuz, bu uygulamalarınız Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı değil mi?

Ülkemizde açlık ve yoksulluk sınırı dört kişilik bir ailede altı bin liranın üzerine çıkmışken, iktidara yakın bazı genç lüks arabasında pudra şekeri çekerek gününe gün katmaya çalışıyor, halbuki pudra şekeri burundan değil ağızdan alınması gerekmez mi? Yoksa Tad alma organımızın yerimi değişti. Bilen varsa anlatırsa sevinirim.

Akp saray iktidarı 19 yılın sonunda demokratik hak ve özgürlükleri bir cendereye sıkıştırarak, demokrasiden insan hak ve özgürlüklerinden eser kalmadığını, Devlet’te şeffaflık karnesinin çok kötü olduğunu bir gerçek mesela 128 milyar dolar nerede ? CEVAP YOK.

Avrupa Konseyi Bakanlar komitesi AİHM’nin kararının uygulanıp uygulamadığını görüşecek. Konsey Türkiye’ye insan hakları çalışmaları için 1.2 milyon dolar para verdiğini anımsatmakta fayda var diye düşünüyorum.

Sözlerimi sevgili Yılmaz Güney’in anlamlı sözü ile bitirteyim: Babam derdi ki; sırtınızı başkasının elbisesine, midenizi başkasının midesine, cebinizi başkasının parasına alıştırmayın.

Erdem Günalp

Bir yanıt yazın

Başa Dön