HOKKABAZA SERZENİŞ…

Mehmet Sebih ALTUN 04.07.2023 Günler sayılı ve gün geçtikçe sayılar bir bir düşüyor takvim yapraklarından. Mutluluğu yakalamak imkânsız neredeyse. İçler rahatsız, dışlar doyumsuz, kalpler huzursuz, beyinler karışık, suratlar kırışık, her yer karanlık, neredeyse güneşten bile gelmez oldu bir damla ışık. Ne aradığını bilmeyen, geçmişten üzülecek sahneleri silmeyen, gelecekten gelmeden çekilen ıstırapları dinmeyen, monoton bir yaşantıdan…

Devamını Oku

KALB-İ SÜVEYDA

Mehmet Sebih ALTUNmsebihaltun@gmail.com Gökyüzünde yalnız yıldızlar biriktirdim. Her bir köşeye dağılan ışıkların yansımalarıyla. Bulutların üzerinde gezinir düşlerim. Yağmura gözyaşları, yıldırımlara öfke, şimşeklere korku saldım, çiçeksiz baharların donuk yazlarında. Korkar benden yarınsızlık. Uzaklaşır gider umutsuzluk. Her yaşanmışlığın derinlerinde gizli kalır ve aklanmaz yüreklerde yıllarca kalsa da kalp-î süveyda. Yaşam denizinde hunharca dalgalanan kovulmuş şeytanların doyumsuz hazları,…

Devamını Oku

KUYRUKSUZ UÇURTMALAR

Mehmet Sebih Altun msebihaltun@gmail.com Baharlar gelecekti. Kışlar geride kalacaktı. Karlar eriyecek, çiçekler güneşe yüzünü dönecekti. Ağaçların dallarında yaşama merhaba diyen tomurcukların yaprak açma telaşı olacaktı. Rengârenk çiçekler süsleyecekti kış boyu kuru kalan ağaçları. Dağlar, bayırlar, bağlar, bahçeler yeşilliklere bürünecekti. Kuşların cıvıltıları yankılanacaktı gökyüzünde. Leylekler sıcak diyarlara kanat açacaktı. Çocukların ellerinde sevinçle gökyüzüne emanet ettikleri uçurtmalar…

Devamını Oku

TESPİH TANELERİ

Mehmet Sebih ALTUN Bitti tüm hayaller. Battı bir yaşamın güneşi. Ömrün son gününe veda etti hasretli yürek. Yaşama tebessümle bakan bir çift göz söndü. Sevgi ile atan kalp durdu artık . Şapka duvarda asılı kaldı. Tespihi sehpanın üstünde. Çakmağı pantolonun cebinde, tütün tabakası ceketinin içinde. Bu Telefonu kapalı artık. Bahçede oturduğu sandalye öksüz, önünde duran…

Devamını Oku

BUĞULU CAMLARA ÇİZİLEN HAYALLER

Mehmet Sebih ALTUN Köreldi kalem uçları. Tertemiz sayfalar karalandı. Satırlar arasında bir parça umuttan kül aradı gözler ayraç niyetine. Tozu yutulur gibi değil. Tozların altında ağlaşan kelimeler. Birbirine sımsıkı sarılmış bir cümlede virgül olmaktı yeniden nefes almak. Bitirebilmekti nokta gibi yaşanmaması gereken her ne varsa hepsini anlatan cümleleri. Keskin bir bıçakla kesmekti yarım kalması gereken…

Devamını Oku

GAMZELERE GÖMÜLEN ANILAR

Mehmet Sebih ALTUN Başlamak bitirmenin yarısıdır derlerdi. Oysa başlayamayan o kadar çok geç kalınmışlıklar vardı ki? Ve başlamadan biten nice yaşanamamışlıklar. Yarım kalan gülüşlerimizin sesi yankılanıyor hâlâ tedirgin geçmişimizde. Gelmeden tükenen umutlarımızın esamisi okunmuyor yarınlarımızda. Bir tutku ile başlayıp zerrelerime hapsolan o kadar çok duygu vardı ki, tahliyesi Azrail’in kararına kalmış adeta. Bir gülüşün gamzelerine…

Devamını Oku

AHLÂKİ, VİCDANÎ VE İNSANÎ ÇÖKÜŞ

Mehmet Sebih ALTUN Toplum olarak gün geçtikçe bataklığa sürükleniyoruz. Önce ahlâki duygularımız ve değerlerimiz yok edildi. Marjinal hayatı normalleştiren gayrıahlaki diziler önce gençlerimizin beyinlerini yıkadı. Buna tüm kurumlar susarak adeta destek verdi. Okul dizileri, çocukların bilimden değilde henüz çocuk yaştaki beyinlerine marjinal ilişkileri konu aldı. Birbirlerini kıskanan birilerini paylaşamayan duyguları bilinçaltına yaydı. Toplumun ahlaki değerleri…

Devamını Oku

GELMEYEN GELECEĞE AĞITLAR

MEHMET SEBİH ALTUN Biter bir gün diye diye bitirilen günler, maziyi hatırlatan yegane anılar olarak kaldı geçmişimizde. Biten günlerimizi de arar olduk. Gelmesini beklediğimiz güzel günler geçmişimizden farksızdı. Bunu çok geç anladık. Hep yaşamadığımız yarınlara ağladık. Onlar için yaşadık. Onlar için mücadele ettik. Ulaşılması bile belli olmayan zamanlar için hayaller kurduk. Belirsiz yarınlar için tedirgin…

Devamını Oku

NASIL BÖYLE İYİ MİYİZ?

Hayatımızı iş ile ev arasına sıkıştırdık. İşteyken saat geçsin de eve gidelim diye bekledik. Evdeyken de elde telefon, gözde televizyon, kulakta walkman, çocukta tablet, babada hayret, annede seyret. Ne evde huzur kaldı ne işte. Duyguların, duygusuzca hissedildiği bir zamana evrildik. Sevginin yerini heves, saygının yerini ego, değerlerin yerini değersizce yaşanılan bir yaşam normları cümbüşüne döndüğü…

Devamını Oku

ÇALIŞKAN BİR JENERASYON BIRAKMAK

Şimdi oturduğun yerde her şey ayağının altında, yok pardon elinin altında ya da bedeninin içinde yani o kadar yakın oldu insana. Bir emek vermeden,  istediğine ulaşmak çok kötü. İstediğinde istediğin her şeyi bulmamalı. Aramalı. Çaba harcamalısın. Yoksa ne anlamı kalır ki? Düşünme yetisini kaybedersin. Çözüm yollarını unutursun. Hep bir şeylerin başkaları tarafından yapılmasını istersin. Tembelleşirsin….

Devamını Oku
Başa Dön