SEKİZ MART EMEKÇİ KADINLARI İLE OMUZ OMUZA

Erdem GÜNALP

8 Mart 2022

8 Mart Dünya emekçi kadınları yaşamın tüm alanlarında, erkeklerle eşit haklara sahip olabilmeleri için vermiş oldukları onurlu mücadele insanlık tarihi kadar eskidir.

Kadınlarımızın mücadele yolunun açılmasında, yoldaşlarımız Clara Zetkin, Rosa Lüksemburg yoldaşlarımızın anıları önünde saygıyla eğiliyoruz.

Bu yürekli yoldaşlarımızın mücadelelerinin sayesinde Dünya emekçi kadınlar emek günü olarak tarihteki yerini almıştır.

Newyork’lu emekçi kadınların tekstil fabrikasında başlattıkları direniş sonuncunda, işverenin tekstil fabrikanın kapıları kilitlenerek, çıkan yangın sonuncunda 159 emekçi kadınlarımızın yakılarak, katledilmesinin adıdır 8 MART!

Emekçi kadınlarımız 1857 yılında daha kısa çalışma süresi, doğum izni ve oy hakkı için sokaklar emekçi kadınlarımızın sokaklar parlamentomuzdur diyerek mücadele etmesi emperyalistlerin korkulu rüyası olarak tarihteki yerini almıştır.

Emekçi kadınlarımızın sokaklardaki sloganları neydi biliyormuşsunuz? EKMEK ve GÜL; Ekmek karın tokluğunu, Gül ise daha kaliteli bir yaşamın simgesiydi.

Alman sosyalist Clara Zetkin 1910 yılında sekiz Mart sosyalist enternasyonal toplantısında, sekiz Mart’ı Dünya emekçi kadınlar günü olarak kutlanmasını önerdiler ve bu öneri oy çokluğu ile kabul edildi.

Birleşmiş milletler ‘de sosyalist enternasyonal ‘da alınan bu kararı1977 yılında aldığı kararla bu öneriyi onaylayarak kabul etti.

Uluslar af örgütünün verilerine göre, kadına yönelik şiddetin hala dehşet verici boyutlarda olduğunu, genelde Dünya’da özelde ülkemizde bugün katlanarak arttığını yaşayarak görüyoruz. Buda yetmezmiş İstanbul sözleşmesi mecliste oy çokluğu ile kabul edilerek yasalaşmışken, saray iktidarı bir gece aldığı kararla İstanbul sözleşmesinden çekildiğini açıkladı.

Dünya’da her üç kadından birinin zorla fuhuş’a zorlandığını, özelde ülkemizde sokaklarımızda her gün iki üç kadınımızın katledildiği düşündüğümüzde, içimizi kanatan büyük bir yarayla karşı karşıyayız olduğumuzu görmekteyiz.

Yaşları beş ile on beş yaş arasında değişen iki milyondan fazla kız çocuğumuzun taciz ve tecavüze maruz kalması bizlerin utancı değil de nedir. Kız çocuklarımızın çocuk denecek yaşta evlilikleri bizleri utancı değil de nedir. Tarikat yurtlarında yanan kız çocuklarımız bizlerin utancı değil de nedir.

Her ağzımız açıldığında Dünya toplumunun yüzde ellisi kadınlardan oluşuyor deyip dururuz, diğer yarısını da doğuran kadınlarımız, çalışma alanlarında, karar organlarında, kadının adı var ama kendisi yoktur.

Örnekler verirsek; Hollanda’da Norveç’te, İsveç’te hükümeti oluşturan bakanların çoğunluğu kadın bakanlardan oluşurken, kendi ülkemiz parlamentosunda iki elin parmakları kadar vekil, bakan olarak ta şu an bir tane kadın bakan görev yapmaktadır.

Sonuç olarak şunu ifade etmek istiyorum; Kadınların ve erkeklerin birbirlerine yabancılaştığı bir Dünya hem kadınlara hem de erkeklere acı çektirir, yıpratır ve birbirine yabancılaştırır. Dünya’nın geleceğini tehlikeye sokar, karşılıklı olarak yaşamları zindan olur.

Yaşamımızın her alanında eşitliği, sevgiyi, ortak yaşamı, karşılıklı olarak insanca barışı içinde yaşamak ve yaşatmak istiyorsak, kadınlarımızla beraber alanlara çıkıp seslerini, seslerimiz yaparak mücadelede yanlarında olma zorunluluğumuz vardır. Çünkü; Kadın olmadan devrim yapılmaz.

Yüreğimden yükselen devrimci direnişimle, kadınlarımızın Dünya emekçi gününü yürekten kutluyorum, tüm emek güçlerimizin, emekçi kadınlarımızın örgütsel çalışmalarına katkı sunmalarını yürekten diliyorum.

Kadınlarımıza güç vermeliyiz, destek olmalıyız, kadının olmadığı bir Dünya’da hayat olmaz, barış olmaz, dostluk olmaz, kadın direniştir, kadın sevgidir, kadın anadır, bacıdır, kardeştir, haladır, teyzedir. Kadının olmadığı bir mücadelede bir yanımız eksik demektir.

Çünkü! KADIN DÜNYA’NIN KENDİSİDİR.

Bir yanıt yazın

Başa Dön