ROL MODEL…

Ahmet Baybars GÖĞEZ

Değerli okurlarım. Bir tespitimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Bu dünyada güzelliklerle anılacak bir mirası yaratıyor olmak, insanoğlu için Tanrının bahşettiği en büyük şanstır. Bunun için bıkmadan üretmek, çalışmak ve toplumsal sorumluluğumuzu yerine getirmek zorundayız.

Bir gün yaşlı bir teyzeye elinde poşetlerle yokuş çıkarken yardım ettiğimde bana anlamlı bir söz söyledi. “Evladım sen kendi cennetini yaratıyorsun.!!”

Bu tarif bence yukarıda ifade ettiğim misyonu üstlenmiş, vizyoner kişilik seviyesine ulaşmış kişiler için çok büyük anlam taşıyor. (Bu seviyeye ulaştığım anlamında söylemiyorum.)

Bu konuya bağlamak üzere danışmanlık yaptığım şirketlerde ki bir konuşmamı kısaca anlatmak isterim.

“Kuşaklar arasında şöyle bir sıralama var; 1968, 1977, X, Y ve bebekliğini yaşayan Z kuşağı.

77 kuşağı olarak kendimi, 68 kuşağı ağabeylerin etkisinde, onları rol model alarak yaşadığımız gençliğimizde Türkiye’nin ekonomik, sosyal ve siyasi olarak en çalkantılı dönemlerine tanık olmuş birisi olarak görüyorum.

X kuşağı (1980’li yıllarda +/-5 yıl doğanlar) bizlere göre farklı büyüdüler. Teknolojik gelişmelerin ilk tanıkları onlardı. Amiga ve Comodor dönemini yaşadılar.

Y kuşağı daha yoğun bir teknolojik evrim içinde yetişti/yetişiyor.

Aslında tüm dünya bu evrimi yaşıyor. Teknolojik gelişmeler de iletişim olanaklarının artmasıyla kısa sürede gündemimize ve hayatımıza giriyor. Toplum olarak yaşadığımız kültürel ve sosyal çalkantılar yüzünden büyük kayıplar, kuşaklar arası uçurumlar, bölgeler arası eksikliklerimiz ve farklılıklarla yakalandık bu evrimsel dönüşüme toplum liderleri, ağabeyler ve rol model olacak siyasetçiler çıkartamadık.

Şirketlerde, mahallelerde, sivil toplum kuruluşlarında, siyasi partilerde vb. hep kendilerini dünyanın merkezine koyan, kendi ikballeri uğruna toplum beklentilerini göz ardı eden, sözüm ona önderlerimiz oldu(1). Fırsatçılık, umut tacirliği yaptılar. Gerçekleri ya bilmiyorlar, ya da bildiklerini bizden saklıyorlardı.

Şimdilerde toplumda sosyal girişimcilik örnekleri sergilemeye çalışan, toplumun birlik ve beraberliği için dayanışma ve bilgilendirme çabaları içinde bulunan her kuşaktan bazı kişilerin gayretlerini görüyorum. Bu temsilcilerin eksiklikleri gidermek, toplumsal aydınlanma ve kuşaklar arası iletişimi, paylaşımı güçlendirmek adına “TOPLUM AĞABEYLERİ OLARAK” ortaya atılmalarını desteklememiz gerektiğine inanıyorum. Özellikle de içinde yaşadığımız Pandemi (salgın) süreci ve krizde, yaşanan travmayı atlatmakta onlara daha çok ihtiyacımız var.

Kim bunlar diye sorduğunuzda; Aslında öyle olmak için gayret göstermeyen, biriktirdiklerini doğaçlama olarak bizlerle paylaşan belediye başkanı, ekonomist, tarımcı, STK yöneticisi, akademisyen, tarihçi, yazar, sağlıkçı, sanatçı vb. şekilde görüyoruz onları. En önemli özellikleri  siyasi ve ayrıştırıcı tavırlı olmamaları. Birçoğunuzun aklına bazı isimler gelmeye başladı bile değil mi?

Şirketlerde danışmanlıktan daha çok “şirket ağabeyliğine” soyunan Mentör ve Koçluk niteliklerine sahip kişilerin, şirket içinde kuşaklar arası çatışma ve iletişimsizliği giderici çabaları da çok değerli. Köşesine çekilmeyip toplumda kendisine bu misyonu yükleyenlere ne mutlu. Canı gönülden kutluyor ve alkışlıyorum.

Herkes kendi cennetini yarattığında, ülkemizi de yeryüzünü de cennet yaparız.

Sevgiler ve saygılar sunarım.

Bir yanıt yazın

Başa Dön