Gülay Tatar’ın kaleminden köyümdeki çocukluk yıllarım

GÜLAY TATAR ANNESİ VE KARDEŞLERİ

Karaözü/Kayseri

Sahi sen unuttun mu çocukluğunu?

Öyle yoksunduk öyle yoksunduk ki yalandan, riyadanmış gibi yaşamaktan ve de hizmet edeceğimiz eşyalardan, özgürlüğümüz gökkuşağının altından geçer olmuştu. Annem mercimekli pilav pişirirdi hem de tereyağlı. Sen hiç tereyağlı bulgur pilavını yufka ekmeğin üzerine koyup kenarından koparıp sokum yapıp yedin mi? Yemedinse hele de bahçeden koparılmış soğanla ve yannık (yayık) ayranıyla taçlandırmadıysan şu ahir ömründe hep aç kalmışsın demektir. Yemek deyip geçmeyin ekmeği koparırken dirseğin tasa değecek ayran dökülecek ‘gözüyün (gözünün) önüne bak’ diyecek anan ve hiç de psikolojin bozulmayacak. Baba hasretiyle yanacaksın Alamanyadaki babana teyyare ile selam söyleyeceksin ama onu sofranda var saymak için izne geldiğinde onardığı ve ‘buraya oturan beni hatırlasın’ dediği kenara oturmak için mücadele vereceksin. Oyundan ev horantasını çağırmak için dedemlerin damının üzerinden var gücümle bağırdığım ve onlar koşup gelmeden ‘babamı hatırlama kenarına’ oturduğum günler nasıl da hasretimdesiniz…

Samanlığa damdan düşmemiş, pöslüğe (hayvanların dışkılarının biriktirildiği yer) atlama yarışı yapmamış ve de düven süren birine yalvaran gözlerle bakıp ‘hadi gel sen de bin’ dedirtmemişseniz gülmemiş ki sizin çocukluğunuz. Âşık (küçükbaş hayvanların oynak kemiği) atmamış, çelik çomak oynamamış ya da benim gibi’ kızsın’ diye seyretmeye razı edilmiş ve kapışmayı hiç değilse izlememişsen ve de çıkan kavgada gelen taş şorda (şurada) dölek duran senin kafanı yarmamışsa sen nereden bileceksin düzene kafa tutup hakkını aramayı. Korkarım sabah yumurta savaşı yaparak güne başlamayı bile bilmiyorsundur. E tabi kümesten yumurtayı toplamayan nerden bilecek hangi yumurta karatavuğun yumurtası.

Eğer dedenin yolunu gözleyip eşeğinin terkisine binmemiş salına salına köyde dolaşmamış, tarlaya azık götürmemiş, çerçinin heybesine düşmemiş, davulcuya atılan paradan kapmamış ve de pınardan su içmemişsen kana kana sen hakkaten (gerçekten) kanmışsın şu hayatta. Daha da sacda pişen ekmekten, sobanın üzerindeki patatesin kokusundan ve samanlıkta olgunlaşan armudun balından söz etmeyeceğim bile hayattan iyice bezme diye.

“Sahi sen unuttun mu çocukluğunu? “

“Çocukluk insanın anavatanı”

“Sen yeşerttin mi özünün anavatanını”

Bir yanıt yazın

Başa Dön