AŞIK RUHSATİ (1835-1911)

RUHSATÎ (1835-1911) Hüseyin EKİCİ Ruhsati, asıl adı Mehmet olan köy şairi. Sivas‘ın Deliktaş bucağında doğmuş ve ömrünün hemen hemen tamamını burada geçirmiştir. Babasının adı Mehmet’tir. Eflatun Cem Güney, annesinin adının Safiye olduğunu savunur. Ruhsati, 12 yaşında öksüz ve yetim kalmış, bu nedenle kuvvetli bir tahsil görememiştir. Şiirlerindeki ifadelerinde dört kez evlendiğini ve bu evliliklerinden 23…

Devamını Oku

KUYRUKSUZ UÇURTMALAR

Mehmet Sebih Altun msebihaltun@gmail.com Baharlar gelecekti. Kışlar geride kalacaktı. Karlar eriyecek, çiçekler güneşe yüzünü dönecekti. Ağaçların dallarında yaşama merhaba diyen tomurcukların yaprak açma telaşı olacaktı. Rengârenk çiçekler süsleyecekti kış boyu kuru kalan ağaçları. Dağlar, bayırlar, bağlar, bahçeler yeşilliklere bürünecekti. Kuşların cıvıltıları yankılanacaktı gökyüzünde. Leylekler sıcak diyarlara kanat açacaktı. Çocukların ellerinde sevinçle gökyüzüne emanet ettikleri uçurtmalar…

Devamını Oku

EĞİTİM VE ÖĞRETİM ÜZERİNE

EĞİTİM VE ÖĞRETİM ÜZERİNE Erdem GÜNALP Tüm Ülkelerin olmazsa olmazı, Milli Eğitim kurumlarının iyi çalışması, ülkelerin geleceği ile doğru orantılı olmalıdır. Üzülerek ifade etmeliyim ki; Ülkemizde eğitim yazboz tahtasına dönüştü, sınıfta kalmalar kaldırıldığı gibi, çocuklarımızın geleceği sanki birilerinin arka bahçesi olacakmış gibi eğitim içeriği çok zayıf. Ülkemizde neredeyse, tarikatların öğretmenlik yapacağı kurumlar haline getirildiler. İsviçre’nin…

Devamını Oku

Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun Karadutum Şiirinin hüzünlü hikayesi

Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun ·  KARADUTUM ŞİİRİNİN HÜZÜNLÜ HİKÂYESİ Vedat TATAR 1949’da bir gün İstanbul Büyük Kulüp’teki bir toplantıda, davetliler Bedri Rahmi Eyüboğlu’ndan bir şiir okumasını istediler. Eyüboğlu ayağa kalktı ve Karadut’u okumaya başladı: “Karadutum, çatal karam, çingenemDaha nem olacaktın bir tanemGülen ayvam, ağlayan narımsınKadınım, kısrağım, karımsın”…Bedri Rahmi, şiiri okurken aniden gözlerinden yaşlar süzüldü.Salondaki herkes niye…

Devamını Oku

BURKA

Figen Ünal ŞEN Amerika Afganistan’ı vurdu ya, gazeteci olan eşim günlerini, hatta aylarını orada geçirdi ve Türkiye’ye dönerken, bana armağan olarak mavi, ipekli bir “burka” getirdi. Evet evet, Afganlı kadınların Taliban döneminde giymeye zorlandıkları burkadan söz ediyorum. Burkayı bavulundan çıkarıp bana uzatırken de “Bunu giydiğin an, armağanın benden değil, Atatürk’ten olduğunu anlayacaksın,” dedi. BURKAYI GİYİYORUM…

Devamını Oku

BUĞULU CAMLARA ÇİZİLEN HAYALLER

Mehmet Sebih ALTUN Köreldi kalem uçları. Tertemiz sayfalar karalandı. Satırlar arasında bir parça umuttan kül aradı gözler ayraç niyetine. Tozu yutulur gibi değil. Tozların altında ağlaşan kelimeler. Birbirine sımsıkı sarılmış bir cümlede virgül olmaktı yeniden nefes almak. Bitirebilmekti nokta gibi yaşanmaması gereken her ne varsa hepsini anlatan cümleleri. Keskin bir bıçakla kesmekti yarım kalması gereken…

Devamını Oku
Başa Dön