ATATÜRK’ÜN MİRASINA İHANET EDEN SAHTE KEMALİSTLER…

Prof. Dr. Levent SEÇER

” Bir memleketteki azınlık eğer menfaatini çoğunluğun cehaletinde ararsa umumi felaket muhakkaktır” ( Atatürk, 1923)

Bugüne bakınca Atatürk’ün bahsettiği cehaletin ülkenin kaderinde nasıl rol oynadığını görmemek mümkün mü?

Cehaletin gördüğüne değil duyduğuna inanır hale getirilmesi de birilerinin işine yarıyor. Yoksullaştırılmış korkar hale getirilmiş sorgulayamayan mutsuz bir toplum, inanç saygınlığının siyasete bürünmüş haliyle sağlıklı bir karar verebilir mi?

Düşüncenin, talebin ve iradenin olmadığı yerde özgürlük olmaz. İktidar hırsı, vicdanı ve aklı devreden çıkarırsa o ülke büyük acılar çeker. Türkiye bu tükenmişliği derinden yaşıyor ama birilerinin umurunda değil.

CHP işte burada asıl sesini çıkarması gerekirken hala kendi içinde koltuk kavgasını sürdürüyor. Atatürk’ün mirasına ihanet eden bu parti dalkavukların, hainlerin, namertlerin, elinde uçuruma doğru sürüklenip gidiyor. CHP artık bir umut olmaktan çıkmıştır, toplumla bütünleşemeyen inandırıcı olmaktan çok uzakta kalan tükenen bir parti. Kendi tükenirken ülkeyi de önüne katarak uçuruma sürüklüyor. Kifayetsiz beceriksiz adamlar Atatürk’e onun mirasına ihanet ettiklerinin nasıl farkında değiller? 

Bugün resimleri kaldırılıyor, heykelleri meczuplar tarafından kırılıyor boyanıyor. Aklını yitirmiş din tacirleri sahte hocalar olmadık söz ediyor, ama CHP buna ses çıkarmıyor koltuk kavgası peşinde didişip duruyorlar. Yarın yeni bir yüzyıl masalıyla, cumhuriyetin aydınlığın laik değerlerin Atatürk ilke ve inkılaplarının yerine biz acaba neyi konuşacağız? Ne mutlu Türküm demenin bile yasaklandığı zaman ilk buna tepki göstermesi gereken CHP değil mi? Muhalefeti olmayan beceriksiz bir siyaset anlayışı, ülkenin göz göre göre uçuruma sürüklenmesine sesini çıkarmıyor.

Dolaysız özde bir demokrasi gerçeğini yaşamak isteyen mutsuz bir toplum. Ama onca yoksulluğun sefaletin içinde inadına cumhuriyete sarılmış bir toplum gerçeğini nasıl göremiyor?

Kılıçdaroğlu’nun başkanlık inadı ve parti içi çekişmeler birilerinin işine yarıyor bunun bile farkında değiller.

 Halkın duyduğu gelecek kaygısı bile bunların umurlarında değil. Yerel seçimlerde alınacak bir yenilgi sonrasında bile felaketin adını nasıl koyacaklar merak ediyorum. Parti içi koltuk savaşları bu sonu gösteriyor aslında. Öyle sanıyorum ki bu yenilgi kaçınılmazdır.

Güç daima eğitimi düşük insanları cezbeder cesaretlendirir. Cehaletin hızla büyüdüğü bir memlekette önce akıl sonra insanlık ölür. Cehaletin inandığı tek gerçekse inanç saygınlığına bağlılık, en korkuncu da cehaleti bu noktada esir alarak dinle narkoz lama.

Atatürk daima cehalet ve eğitimsizliğe karşı mücadele etti, bunu yaparken inanç saygınlığına asla dokunmadı.

Cumhuriyet kurulmadan önce 1921’de Ankara ‘Maarif kongresinde’ yaptığı konuşmada. ” Cehalet ve eğitimsizlikten kurtulmuş bir toplum olmalıyız, akıllı aydın inancına bağlı bir toplum olarak cumhuriyeti ilan edeceğiz”

Bugünün Türkiye’sinde cumhuriyeti kurmuş bize akıl ve bilimi miras olarak bırakmış. Peki, onun kurduğu bir parti bugün ne yapıyor? Tükenmiş halkın güvenini yitirmiş yaşanan toplumsal travmayı kimse konuşmuyor.

Yokluk, açlık, hızla büyüyen sefalet onların umurlarında değil. Yaşananlara bakarak bugüne kadar gösterdikleri bir tepki var mı?

Atatürk’e sığınmanın da haklı bir yanı var mı?

Bunun adı sahte Kemalist’lik değil mi? Daha doğrusu bunun adı Atatürk’ün mirasına ihanet etmektir. Bunun bedelini kimler nasıl öder bilinmez, ama öyle sanıyorum ki halkın yaşadıkları bile onların umurlarında değil. Şu andaki yaptıkları kavgalar didinişler ihanet ve koltuk kapma savaşları. Siyaseti kimin için yaptıklarının bir resmi değil mi?

Ama tükenmişliğin sonunda nasıl bir mazeret bulacaklar merak ediyorum.

Prof. Dr. Levent Seçer

Bir yanıt yazın

Başa Dön