ANADOLU ŞEHİR DEVLETÇİKLERİ KURMA HAYALİ

Zahide UÇAR

14.03.2024

Hırslarının kölesi, nefsinin hizmetçisi, Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin düşmanı bir zatı kullanarak ulus devleti Anadolu şehir devletçiklerine dönüştürmek isteyenler, Baskın Oran üzerinden hedefini duyurdu.

Baskın Oran;

“İkiye bölmek yetmez, Türkiye’yi tümden bölelim! Özerklik sadece Kürtlerin yaşadığı bir yerde olmasın. Tüm Türkiye özerk yapılara ayrılmalı.”

Diyor.

Cesarete bak(!)..

Bu adamlar geçmişte de “halklara özgürlük” sloganıyla “solcu aydın” adama oynamışlardı(!).

Ne demektir halklar? Erdoğan’ın sürekliği saydığı “Laz, Kürt, Çerkez, Gürcü “ gibi etnik milliyetçiliğin, yani bölücü faşizmin sol kılıf geçirilmiş şeklidir.

Din tüccarları ile emperyalizmin sol kılıf geçirdiği satış elemanları nasıl bir araya gelip iş birliği yaptı sanıyorsunuz? Kuklacı tek olunca, kuklaların aynı sahnede yer almasından daha doğal ne olabilir ki?

Erdoğan hükümeti bütün Anadolu’yu kiliselerle donattı mı? Donattı. Trabzon Sümela Manastırı Müzesini Rum Pontus Devletini yeniden hayata geçirme hedefi olanlar için ayine açtı mı? Açtı. Rumları tekrardan Anadolu’ya yerleşmeleri için davet etti mi? Etti. Oysa Rumlar mübadele ile gitmişlerdi. Yunanistan’daki Türkler de Türkiye’ye gelmişti.

Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu Ermenileri “eski topraklarınıza geri dönebilirsiniz” diyerek davet etti mi? Etti. Van Gölünde Akdamar adasında bulunan Ermeni kilisesi onarılıp bir de çan takıldı mı? Takıldı. Ermenistan’a açılış için davet gönderildi mi? Gönderildi. Peki o Ermenistan en vahşi soykırımı 21. Yüz yılın başında Karabağ’da Azerbaycan Türklerine uygulamadı mı? Uyguladı. Karabağ’da camiler ne oldu? Yıkıldı. Ahır oldu. Domuz barınağı oldu. Kaldı ki Akdamar adası tarihe tecavüz adası olarak geçmişti. Van’da; kadın, çocuk, yaşlı dedeleri acımasızca katleden, kuyulara dolduran Ermenilerin zulmünden kaçan Türkler, Van gölü üzerinde çalışan Ermenilere ait gemilere çağırıldı. Can havli ile gemilere binen Müslüman Türkler tuzağa düştü. Erkekler göle atıldı. Kadınlara “Erdoğan hükümetince tamir edilen kiliseye götürülerek” günlerce tecavüz edildi. Kaçabilen Müslüman Türk kadınları Van Gölüne atlayarak intihar etti.

Yalova’da ASEF(Asılsız Ermeni İddiaları İle Mücadele Derneği) Başkanı Van Akdamar Adasında öldürülen, intihar eden Müslüman Türk kadınları hatırasına bir anıt yapmak için izin istedi. Ermenistan ile gelişen ilişkileri bahane ederek izin verilmedi(!)..

Erdoğan Gökçeada’da Rum vatandaşlarımıza kimliğinize sahip çıkın mealinde laflar etmişti. Ne gariptir ki, aynı Erdoğan Almanya’daki vatandaşlarımıza da “Alman Vatandaşı olmalarını” tavsiye etmişti(!)..

HES projeleri var ya? İşte o projelere çok dikkat etmeliyiz. 2000 civarında suyumuz HES adı altında küresel şirketlere kaynağından denize ulaştığı yere kadar 49 yıllığına veriliyor.

Türkiye’de doğa vahşi bir talana sunuldu. Akarsular üzerine HES’ler inşa ediliyor, daha sonra HES’ler uluslararası ve yerli dev şirketlere satılarak su kullanım hakkı, bölge halkının, doğal yaşamın elinden alınıyor.

Bu durumda suya erişemeyen köylüler yerlerini terk etmek zorunda kalacaktır. Hindistan’da köylüler 2012 yılında sularını kaybetti. Köylerini, arazilerini terk etmek zorunda kaldı. Şehirlerde sefalete sürüklendi.

Antalya köyleri 2B tezgâhı ile boşaltılmak isteniyor. Antalya köylerinde Yörükler yaşar.

Mustafa Kemal Atatürk’ün;

“Arkadaşlar gidip Toros dağlarına bakınız; eğer orada bir tek Yörük çadırı görürseniz ve o çadırda bir duman tütüyorsa, şunu çok iyi biliniz ki bu dünyada hiçbir güç ve kuvvet asla Türk’ü yenemez.”

Dediği Yörükler… Atatürk’ün Yörükler hakkında bir sözü daha vardır;

“Yörüklere ve keçilerine dokunmayın! Onlar Osmanlı’ya boyun eğmedi, zulme rıza göstermezler haberiniz olsun!”

Yörükler(yürüyen Türk) atalarının toprağına sahip çıkmak için direniyor. Yörüklere mutlaka el vermeliyiz.

Sinsi bir proje yürütülüyor. Ermeniler, Rumlar Anadolu’ya geri dönsün diye davet ediliyor. Kiliseler hazırlandı. Türk toprakları “tarım arazileri dahil” yabancılara karşılık aranmaksızın satılıyor.

2002 yılında 1.2 milyon metrekare olan toprak satışı 2011’de 18.4 milyon metrekareye ulaştı. Sermayesi yabancı şirketlere satılan taşınmazların sayısı ise 13 bine ulaştı.(Kaynak: Yeniçağ Gazetesi)

Türkiye savaşmadan, örtülü bir savaşla sessizce işgal ediliyor. Bu işgal anlaşılmasın diye 2002 yılından beri siyasi iktidar suni gündemler yaratıyor. Gerçekte ise toplum mühendisliği görevini yürüten CİA elemanları, “Erdoğan’ın konuşmalarını yazdığı söylenen 3 Amerikalı” toplumu manipüle ederek karartma uyguluyor.

Artık sona geldiğini düşünen ihanet elemanları, ihanet fişeği atılmış gibi sahaya fırlıyor.

Türk Milleti’ni bölünmeye razı etmek için seçilen SAKİL görevliler, asıl oyunu açık ediyor.

Anadolu’da yerleşim yerleri değiştirilecek. Zorunlu nüfus kaymaları yaşanacak. Aralara yerleştirilecek farklı kimlikler koloniler oluşturacak. Milletin çimentosu kırılacak.

Hırsları ve kininin kölesi olan Erdoğan, zaaflarının ve bilgisizliğinin esiri olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Atatürk’e olan düşmanlıkları; küresel elit tarafından fırsata dönüştürülerek kullanılmıştır.

Erdoğan’ın yetkisi;

Amerika’nın işgal ettiği ülkelerde görevlendirdiği “Amerika Valisi” kadardır. Türkiye’nin yönetimi Erdoğan’ın elinden çıkmıştır. İnternet ortamında gezen “2 Erdoğan” başlıklı sunumda çelişkili kişilik olarak sunulan Erdoğan’ın asıl çıkmazı “esaretidir.” Bir konu hakkında önce kendi fikrini söylüyor. Kulağı çekilince, eline verilen ev ödevini okuyor.

Asil Türk Milleti için bundan daha ağır bir hakaret olamaz.

Kripto Ermeniler, Siyon dinciler el ele vermiş, küresel elitin rehberliğinde Anadolu’yu koloni çöplüğüne çevirip Türksüzleştirmek için var gücüyle çalışıyor.

“2013 tarihinde bu projeyi tamamlayın” diye talimat verilmiş olmalı ki…

Cemil Çiçek parçalanma anayasası için “acelemiz var” diyor.

Mevcut Anayasa ile ülke yönetilemiyormuş(!)..

Türk Milletinin yeni bir Anayasaya ihtiyacı yok ama AKP’nin var. Çünkü mevcut Anayasaya göre sürekli suç işliyorlar. Çok ağır Anayasa ihlalleri yaptılar. Yeni Anayasa sadece bölünmeyi getirmeyecek. AKP’nin suçlarına da “AF” getirecek. İşledikleri ağır suçlar suç olmaktan çıkarılacak. O nedenle seçimden önce kendilerini aklama Anayasasını çıkartmak istiyorlar.

Olmayan muhalefetin olmayan dikkatinden kaçmış madem. O zaman biz söyleyelim:

AKP seçim sonuçlarından emin değil ve korkuyor. İstedikleri sonuçları alamamaları durumda yargılanacaklarını düşünüyorlar.

Muhalefet partileri Erdoğan ve ekibini kurtarma komisyonunda oturmaya devam ediyor.

Müzelik muhalefet. Dünyada başka benzerleri olmadığı için korumaya almalıyız(!)..

Not: Başı seccadeye değen başbakan diyen yandaşlara notumdur: Erdoğan hedefe ulaşmak için nasıl demokrasi trenine bindi ve hedefe ulaştığında ineceğini söyledi ise;

Dinin de “hedefe ulaşmak için bindiği bir tren” olduğu ortaya çıkmıştır. O dinler arası diyalog eş başkanı olduğunda din treninden indi ama gözüne perde inenler TRENE BAKMAYA devam ediyor.

Din Treninden inmekle kalmadı, o treni “Haçlı Savaşı” açan şeytanların yanında Müslüman dünyanın üzerine sürdü. Irak’tan Libya’ya… Afganistan’dan Suriye’ye kaç bin Müslüman öldürüldü biliyor musunuz? Kaç kadın tecavüze uğradı haberiniz var mı? Afganistan’da Amerikalı ve işbirlikçilerinin fuhuşta kullandığı 8-9-10 yaşlarındaki erkek çocuklarını biliyor musunuz? Fuhuşa sürüklenen Iraklı Müslüman kadınlardan sonra yaşı küçük Suriyeli kızların İstanbul’da satıldığından haberiniz var mı?

Türkiye’de AKP politikalarından utanç verici payını aldı. AKP’nin iktidara geldiği 2002’de 25 bin hayat kadını vardı. Bugün ise 100 bin civarında. Yani AKP döneminde 75 bin kişilik artış var. Bu rakam devletin telaffuz ettiği rakamdır. Evli binlerce kadın internet üzerinden yüzünü göstermeden sanal fuhuş yapıp para kazanıyor.

Kıblesi Amerika, pusulası Tel Aviv olan başbakanınızın başı seccadede imiş(!)..

Lawrıns’ta namaz kılmıştı(!).. Vahhabiliği kurdu.

Erdoğan’da Evangelist Kabala Müslümanlığı diye bir din kuruyor. Hayrını görün.

Sizlerin dininden ben Allah’a sığınırım.

Bir yanıt yazın

Başa Dön