Erdem GÜNALP
Arkadaşlar
CUNTANIN BAŞINA BU HAYRAN BAKIŞLAR, YAŞADIKLARIMIZIN TOPLAMI DEĞİLMİ?
Değerli yol arkadaşları; Şu hayran bakışları tanıyan var mı? Önümüzdeki 41 yılın habercisi olduğunu dün gibi bize anlatıyormuş da haberimiz yokmuş.
Yaşadığımız zaman diliminde gördük 12 Eylül tüm kurum ve kuruluşları ile yasalarıyla ayakta duruyor, hatta ve hatta Türkiye halkı yaşamın her alanında ekonomik ve politik olarak antidemokratik olarak daha da gerilere düşerek varlığını sürdürmeye devam ediyor.
Halkı 19 yıldır kin ve nefret duyguları ile ayrıştırarak bölenler bunun faturasını ödemelidir. Halkı kimlik aidiyeti, inançsal duyguları, sınıfsal kimlikleri üzerinde bölüp parçalayanlar bu aymazlıklarının faturasını ödemelidir. Halkın ekmeğini bir kaç tefeci bezirgânlara peşkeş çekenler bu yaptıklarının hesabını vermelidir. Ülkemiz halklarını farklı toplantılarda Şeyhülislam naraları attırarak laik ilkesine meydan okuyanlara bunun hesabı sorulmalıdır. Ülkemizde farklı inançsal kimliklerden vergiler alarak Emevi zihniyetine hizmet edenlerden bunun hesabı sorulmalıdır.
Halkını pazar artıklarından, konteynerlerden topladıkları sebze meyvelerle çocuklarının karnını doyurmaya çalışırken, beşli çetenin cebine akıttıkları milyonların hesabını sorulmalıdır.
Dünya’da hiç bir örneği olmayan kaçak sarayın 13 uçağı, tonlarca zırhlı aracı, sarayın günlük 10 milyon harcamasının hesabını sormak zorundayız. O hayranı oldukları Amerika’da dahi beyaz sarayda başkanın ağırladıkları özel misafirlerinin parasını, başkan kendi cebinden öder. Yalınız devlet protokolü ile gelenlerin parası devletin kasasından çıkar. Biz de gelen yesin giden yesin yeter ki bana oy versin mantığından hesap sorulmalıdır.
Yirmi dört yıl İstanbul’u yönetenler, Marmara denizi can çekişirken, arıtma tesislerini yüzde yüz kapasite ile çalıştırmayıp, deniz salyası (müsilaj) illetine teslim edenler, İstanbul’u değil, yandaşlarının ve tarikatlarının ceplerini doldurmakla meşgullerdi bunun hesabı sorulmalıdır. İstanbul yerel yönetimlerinde yıllarca sorumluluk yüklenenler, İstanbul’un siluetini tarumar ettikleri kendilerinin ifade ettiler.
Ama İstanbul önemli bir deprem merkezi olduğunu unuttular galiba, depremde toplanma alanlarını dahi yandaşlarına peşkeş çekmekten haz duydular, bunun hesabını vermeliler. İstanbul halkının hayır demesine rağmen, Kanal İstanbul deyip tutuşanlar, boğazlar antlaşmasının başka tarafları olduğunun farkında bile değilsiniz. Kanal İstanbul başta katar olmak üzere birilerine rant (getirim) merkezi haline getirmek istiyorsunuz, bununda hesabı sorulmasın mı?
Ülkesini seven değerli yol arkadaşlarım;
Bizler bu haksızlıkların, yolsuzlukları, yanlışların hesabını sormazsak, yarın çocuklarımızdan bu haksızlıklar, yolsuzlukların, yanlışların karşısında anneler babalar, amcalar, dayılar, abiler olarak sizler ne yaptınız diye bizlere, hesabı soracaklarını kimse unutmasın. Sözlerimi şöyle tamamlayayım; Ülkemizde emeği önceleyenler, insani önceleyenler, doğayı önceleyenler, demokratik hak ve özgürlükleri önceleyenler, demokrasi ve bağımsız yargıyı önceleyenler, eşit yurttaşlık temelinde, halkımızın kardeşliğini önceleyenler, gün ortak ilkelerde bir şemsiyenin altında toplanma günüdür.
Bu ilkeleri kendimize rehber etmenin, o kadar zor olmadığını düşünüyorum, gün birlikte mücadele etme günüdür. Bu onurlu birlikteliğe omuz omuza mücadele şiarımla.(ülkümle)